SERZENİŞ
SERZENİŞ
Böyle gelmiş bu dünya, böyle gider bu devran.
Ay aşkını kaybeder, yıkılırsın sultanım.
Bu tilki, yılan değil, sanki büyük bir evran.
Cehennem azabında, yakılırsın sultanım.
Deniz kararır birden, yakamozların susar.
Sular ağlar özünden, sevdalılar kan kusar.
Göz kendini tutamaz, pınarlarından taşar.
Yazamazsın kalemi, takılırsın sultanım.
Bilge martılar gelir, gereğini bilirler.
Aşka dair ne var sa, yüreğinden silerler.
Sadakat göğe çıkar, düşmanlarım gülerler.
Sınırları zorlama, çakılırsın sultanım.
Güneşi göremezsin, sanırsın ki doğmamış.
Bulutlar hüzün dolar, sanırsın ki yağmamış.
Gönül koşar yurduna, sanırsın ki ağmamış.
Kem gözlere gün doğar, bakılırsın sultanım.
Kalırlar yuvasında, güvercinler uçamaz.
Mendil satan küçük kız, tezgahını açamaz.
Korkar, ürkek serçeler, zalimlerden kaçamaz.
Güllerimi soldurma, dökülürsün sultanım.
Mecburiyet caddesi, olmaktan sakınırdım.
İstenmeyen sevgiden, kullara yakınırdım.
Sevişen kumrulara, imrenip bakınırdım.
Doğrudan sapma sakın, bükülürsün sultanım.
Aç kalbini gizleme, sezilir se sezilsin.
Gerçekler saklı kalmaz, yazılır sa yazılsın.
En güzeli susmakmış, bezilir se bezilsin.
Bir gün gelir sorguya, çekilirsin sultanım.
Varlığın ömre bedel, bilirsen değerini.
Yok diyorsan atımın, vurursun eğerini.
Mazarete karnım tok, gizleme ciğerini..
Dağları delmez isen, yok olursun sultanım.
İç diyorsan içeyim, baldıran zehirini.
Zamana bırakmışsan, beklerim tehirini.
Yiğidin sözü tektir, evveli ve ahirini.
Yerinde tutamazsan, yük olursun sultanım.
Arife tarif yoktur, bana cefa çektirme.
Sevginin tarlasına, kin ve nefret ektirme.
Elin ele uzatıp, başkasına baktırma.
Rüzgar sert eser bir gün, sökülürsün sultanım.
Mehmet DALKANAT
< Önceki | Sonraki > |
---|
Son Güncelleme (Pazar, 16 Ağustos 2009 00:44)